14 Mayıs 2014 Çarşamba
Meslek Yüksekokulu tarafından düzenlenen konferansta Av. Muharrem Balcı “Hak Arama Bilinci, Bireysel ve Toplumsal Sorumluluk”u anlattı.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’ndaki programda Balcı konuşmasında şunları ifade etmiştir:
"1960'lara kadar insanımızın hak arama bilincinde, teorik ve pratik anlamda ve „kendi hukukuna malik olma? anlamında çok az bilgi ve deneyimi vardı. Kendi öz kaynaklarından ve inançlarının hayat haline gelmesi için gerekli donanımlardan mahrum bırakılmış insanlar, 40 – 50 yıllık baskı ve sindirme uygulamalarından bunalmışlardı. Yüzünü Batı'ya dönmüş modernist inançlı ulus devletin, her türlü hukuki ve siyasi düşünce ve gelişimin kurucusu olma arzusu, bize öz kaynaklarımızdan hukuk üretme imkânı vermemişti. Hukukçularımız da bireysel çabalarla akademik kariyer yapan birkaç kişinin dışına taşmamıştı. İletişim imkânlarının sınırlılığı, uzun baskı yıllarının sonucu oluşan çekingenlik; bir hak arama bilincine imkân tanımamıştı. Ayrıca Türkiye'nin bu dönemde üç ihtilal yaşaması ve sürekli darbe psikozu da önemli bir faktördür.
Artık insanımız, hukukunu kendi eliyle üretme çabasına girmişti. Ellerimiz ve gönüllerimiz göğe kavuşmak için bir yandan hukuk üretirken, diğer yandan da ilişki üretir olmuştu. Dikkatimizi yoğunlaştırdığımız önemli kavramlar ve olgular gündemimizi oluşturmaya başladı. Üretimimizin test zemininin toplum olmasına göre iki işlev önümüze gelmekte idi: İletişim ve hukuk. İletişim, bir bilgi toplumu, hukuk da bir hukuk toplumu olgusunu gündeme getirmektedir. Bunları kavramsal analiz yaptığımız tebliğlerimizde anlattığımız için burada tekrar etmeyeceğiz. Hukuk toplumunun, bir "bilgi toplumu"nda gerçekleştirilebileceğine inanmak; hukuk bilgisinin araştırılması, geliştirilmesi ve topluma ulaştırılmasını beraberinde getirmektedir. Bu nedenledir ki, en küçük birim olan bireyden başlayarak, topluma karşı sorumluluk taşıyan tüm "kişi" ve "kurum"ların, mesleklerinde veya toplumun ihtiyaç duyduğu alanlarda sürekli bilgilerini tazelemesi, geliştirmesi, yenilikleri takip etmesi, kaçınılmaz bir ihtiyaç olmaktadır. Zira toplumun içinde bunaldığı sorunları tespit etmek, bunlara çözümler üretmek, toplumun geleceği açısından herkese "bireysel ve toplumsal" sorumluluk yüklemektedir. "